türkiye’de kumar yargı yetkisi belgesi qnb finansbank 14

Ancak bu baskının şeffaflık ve hesap verebilirlik talepleriyle birlikte uygulanması önem taşıyor. Ayrıca, önceliği kâr elde etmek olmayan yeni bankacılık modellerinin önü açılması da bu sürecin ayrılmaz parçalarından biri olacak. Ancak ABD ile Çin arasında yaşanan son gelişmeler özellikle Dünya Ticaret Örgütü nün amaçları ile uyuşmamaktadır. ABD nin dünyaya vaat ettiği en önemli şeyler bir tanesi güvenilir bir ekonomi ve bunun neticesinde rezerv para olarak doların geçerli olmasıdır. ABD, dünyaya güvenilir bir ekonomi olmanın gereğini yaparak doların rezerv para olmasını sağlıyor. Güçlü bir ekonomi olmanın bir ayağı da dış ticaretteki iyi performanstır. Doların rezerv para olması ABD için senyoraj gelirleri açısından ve ABD nin hegemonyasını devam ettirebilmesi açısından hayati önem taşımaktadır. ABD ve Çin dış ticarette korumacı önlemler almakta, Çin in başka para ya da altın gibi değerlere yatırım yapma misillemesinden ötürü senyoraj kaybına uğramaktadır. Karşılıklı misillemelerden ötürü dünyada refahın azalabileceği öngörülebilmektedir. Bunun yanı sıra ticaretin barışa hizmet ettiği de hesaba katılırsa denklemin o kadar da kolay olmadığı anlaşılabilecektir.

İnternet şubeler ya da cep şubeler de hesabınızda bloke olup olmadığını görebilmenizi sağlayabilir. Bu yollar için imkânınız yoksa internet üzerinde e-Haciz sorgulaması yapabilirsiniz. Bu yolla hangi hesaplarınıza bloke konulduğuna, blokenin hangi kurum tarafından konulduğuna ya da icra dosyası bilgilerinize ulaşabilirsiniz. Blokeli hesaptan para çekmeye çalıştığınızda; havale, EFT ya da harcama yapmaya çalıştığınızda da hesabınızın blokeli olduğuyla ilgili bir bildirim alabilirsiniz. Fakat bu bilgilendirme, bankaların uygulama prosedürlerine göre değişebilir. Doğal olarak dijital 1 Doğadan ilham alan, yeni nesil teknoloji şirketi.

Bahsedilen denkleştirme ya da karbon nötr durumu, bir hükümet ya da özel bir işletmenin başka bir ülkenin karbon salım hakkını satın almasıyla sağlanabiliyor. 2015’te imzalanan Paris Anlaşması’na gidilen süreçte salım hakkı üzerinden ticaret yapılması sıklıkla gündeme gelmiş ve eleştirilmişti. Bilim insanları ve iklim aktivistleri, “iklim adaleti” vurgusuyla gelişmiş ülkelerle kalkınmakta olan ülkeler arasında karbon salım hakkı anlaşmaları yapılmasına karşılar. Bunun yerine, kalkınmakta olan ülkelerde karbon sıfır toplumlar oluşmasına imkân tanımak için iklim alanındaki finansal desteklerin artması talep ediliyor. Paris Anlaşması’nı mecliste neredeyse altı yıl sonra onaylayan, fosil yakıtlara halen çok yüksek kamu desteği sağlamayı sürdüren Türkiye’de bankacılık sektörü fosil yakıtlara yatırım konusunda ne kadar bilinçli? Hükümetin Paris Anlaşması’nı geciktirdiği dönemde iş dünyası, dünyadaki trendlerden geri kalmamak adına “net sıfır emisyon” hedeflerini gündemine almaya başladı. Ancak, hemen hemen her etik kriterin benimsenmesinde yaşandığı üzere, Türkiye’de özel sektörün bu konuda izlediği tutum ikircikli ve yanıltıcı söylemlere gebe. Ancak birçok büyük banka bünyelerinde sürdürülebilirlik departmanları oluşturuyor, karbon nötr ve net sıfır hedeflerine erişmek için eylem planları açıklıyor ve yenilenebilir enerjiyle yeşil teknolojilere yatırımlarını artırıyor. Kimi bankalar firmalara “yeşil krediler” sunuyor (yeşil kredilere dair ilke belirleme çalışmaları da olduğunu not edelim), kimileri ise “yeşil yatırım programları” oluşturuyor. Bu yaklaşımlar, bankalar bünyesinde birbirleriyle çelişen çıkarlar yaratıyor belki, ama fosil yakıtlara yatırımlar kârlı ve güvenli olduğu sürece iddialı söylemlerin aksine yerlerini tamamen almıyor. İklim krizi günlerinde doğayı savunmak, dünyada verilebilecek en tehlikeli mücadelelerden birine dönüşebiliyor.

  • Nature isimli bilim dergisinin son sayısında yayımlanan makaleye göre, Grönland adasında, 20.
  • Ve günümüzde Soğuk Savaş sonrasında değişen koşullar çerçevesinde bunlara bir de jeokültürel yaklaşımla medeniyetler çatışması (Huntington, 2002) eklenmiştir.
  • Yaşama haklarının yanı sıra, toplanma ve ifade özgürlüklerini garanti altına almalı, ekonomik açıdan iyi bir yaşam standardı temin etmeli.

İleri de daha ayrıntılı incelenecek olan jeoekonomik model, dünyanın iklim kuşakları ve coğrafi şartlar temelinde, sanayi merkezleri etrafında bölüştürülmesini esas alır. Jeokültürel yaklaşımla oluşturulan modellemelerde temel ayrım doğu-batı ayrımıdır ve bu ayrımın en son ve belirgin biçimini Batılı, Latin, Afrikalı, Ortodoks, Müslüman, Konfüçyen, Budist, Hindu ve Japon ayrımları ile çizilen medeniyetler dünyası oluşturmaktadır. Soğuk Savaş sonrasının belirsizliğinde yükselen ve düşen Medeniyetler Çatışması kurgusu çok kutuplu ve çok medeniyetli bir dünyada çatışma, ayrışma ve yakınlaşmaların kültür ve daha doğrusu din/mezhep temelinde gerçekleşeceğini ileri sürmektedir. Dünyanın çeşitli biçimlerde kurgulanması ve modellendirilmesi özellikle 1970 li yıllardan sonra, politik ve ekonomik coğrafyanın kesişme noktasındaki araştırmalar, küreselleşme, risk toplumu ve yeni jeopolitik dünya düzeninin oluşumuna sarılan coğrafyacılarla artmıştır. Bu çalışmalarda daha çok küreselleşme çerçevesinde uluslararası ekonomik ilişkiler ön plana çıkmış ve bu dönüşüm incelenmiştir (Tuathail ve Shelly, 2002). Çalışmadan elde edilen bir diğer önemli sonuç ise mobbing hakkında yeterli bilgiye sahip olmayan öğrencilerin mobbingle karşı karşıya kalma durumlarının çok daha yüksek bulunmasıdır. Buradan hareketle, gerek üniversite gerekse diğer eğitim kurumlarında mobbing sürecine yönelik bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmalarının artmasının mobbing ile mücadele sürecine pozitif katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Dolayısıyla, Türkiye sermayeli başlıca bankaların fosil yakıt emisyonuna sebep olan şirketlerle iç içe olduklarını görebiliyoruz. Yabancı sermayeli bankaların ise Türkiye’de düşük karbonlu sürdürülebilir ekonomiye dönüşümde nasıl bir rol oynayabileceklerini zaman gösterecek. Paris Anlaşması’nın onaylanması ve ulusal bir net sıfır emisyon hedefinin belirlenmesiyle beraber Türkiye’de bankacılık ve finans sektörü üzerinde, kömür santralleri başta olmak üzere fosil yakıtlara yatırım yapılmaması için baskının artacağını öngörmek mümkün.

– Başka ülkelerin şirketleri söz konusu olduğunda, diplomatik ve ticari ilişkiler vasıtasıyla bu şirketlerin merkezlerinin bulunduğu ülkelerin hükümetlerine kaygılar iletilmeli, yurt dışındaki faaliyetlerinin hesap verebilir olması talep edilmeli. Gezegen’in, 4982 sayılı Bilgi Edinme Yasası’ndan yararlanılan ve iklim, kamu sağlığı ya da emek konularını merkezine alan haber-araştırma projeleri için açtığı burs çağrısı sonuçlandı. Başvuranlar arasında üç gazeteci Friedrich Naumann Vakfı’nın (FNF) katkısıyla sunacağımız burs desteğine değer görüldü. Kanadalı Alamos Gold şirketi ve onun yerli taşeronu Doğu Biga Madencilik, 2019’da valilik izniyle Kirazlı köyünde ağaç kesimlerine başlamıştı. TEMA Vakfı’nın, şirketin ÇED raporuna göre sahip olduğu izin sadece 26,7 hektarlık bir alanken, 613 hektarda 195 bin ağacın kesildiğini açıklaması büyük yankı uyandırdı. Doğa savunucuları 26 Temmuz 2019’da Su ve Vicdan Nöbeti’nde bir araya geldi. Ülkenin dört bir yanından onbinlerce kişi doğayı korumak için nöbete katıldı. Marmara Denizi’nin kirlenmesinde tek etken kuşkusuz sanayi kirliliği değil, ancak yapılan değerlendirmelerde sanayi kirliliğinin boyutu ile ilgili somut verilere ulaşamıyoruz. Ayrıca sanayicilerin son yıllarda giderek artan çevreci görünme çabası, sorumluluktan kaçınmalarına da sebep olabilir. En azından, sanayicilerin plastik üretiminin sürekliliğini sağlamanın bir yolu olarak geri dönüşüm ve çöp toplama girişimlerinde yer almaları son yıllarda giderek artan bir çıkar çatışması ya da bulanıklığı yaratıyor. Geçtiğimiz hafta Kanada’nın British Columbia eyaletini etkisi altına alan sıcak hava dalgası sonucu şu ana kadar 500’den fazla kişinin ölümüne yol açtı. Lytton köyünde kaydedilen 49.6 santigratlık sıcaklık, Kanada’da şimdiye kadar kayıtlara geçen en yüksek sıcaklık oldu.

Ancak kimi analizcilere göre toplumsal baskının yanı sıra siyasi baskının sürekliliği de önemini koruyor. Alman Yeşiller’in düşünce kuruluşu Heinrich Böll vakfı uzmanları Jörg Haas ve Barbara Unmüßig birçok ülkede fosil yakıt sektörünün seçilmiş siyasi liderlerle çok yakın ilişkileri olduğuna dikkat çekiyor. Bunun neticesinde de birçok devlet fosilden çıkış için gerekli düzenleyici adımları ve değişimi geciktiriyor. İki uzman, vakfın internet sitesinde yayınlanan bir makalede devletin karbon fiyatlandırma, vergilendirme gibi uygulamalarla fosil yakıtlardan çıkış hedefi için düzenleyici yetkilerini kullanması gerektiğini savunuyor. Beri taraftan da AB’nin sürdürülebilir yatırımları sınıflandırdığı Sürdürülebilirlik Taksinomisi gibi araçlarla teşvik uygulama yaklaşımının geliştirilmesini tavsiye ediyorlar. Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) bir zamanlar Türkiye’nin en canlı, hür kampüslerinden biriydi. Ancak 2014’te Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin kampüsteki ağaçları keserek yol inşa etme girişimine karşı gösterilerin bastırılmasıyla başlayan özgürlüklerin daraldığı süreç, daha sonraki yıllarda mezuniyet törenlerinde gökkuşağı bayrağı açan öğrencilerin yargılanmasıyla devam etti. Son olarak, 17 Haziran’da odağına iklim krizi ve ekolojiyi alan bir etkinlik rektörlük tarafından yasaklandı. Kütahya’daki üç kömürlü termik santralin 2030 yılına kadar kapatılmasıyla, her 100 erken ölümden 88’nin önüne geçebilir. Sağlık maliyetleri ise yüzde 82 oranında, yaklaşık 24 milyar eurodan 4 milyar euroya gerileyecek. Maraş’taki Afşin Elbistan A ve B kömürlü termik santrali üretimi durdurduğunda her 100 erken ölümden 83’ü önlenebilir. 9 milyar euro olan sağlık maliyeti yüzde 80 oranında düşerek 2 milyon euroya gerileyecek.

Bitkiler etkin bir veri analitiği ve network yönetimi ile hayatta kalabiliyorlar. Jürinin değerlendirmesi sonucu desteklenmeye değer görülen çalışmaların sahiplerine 11,000 liralık eğitim ve araştırma bursu verilecek. Bu bursun yarısı çalışmanın başlangıcında, kalan yarısı ise çalışmanın yayına hazır hâle getirildiğinin jüri tarafından onaylanmasıyla gazetecilere ödenecek. Bu çerçevede gazeteciler için de Bilgi Edinme Yasası’nı habercilikte nasıl kullanabilecekleri konusunda ipuçları içeren bir kılavuz hazırlandı. Çalışmalarda bilgi edinme başvurularında bilgi istenebilecek kurumların listesi bilmehakki.org paribahis ise üzerinden incelenebilir. Ekoloji alanında hem teorik çalışmalar yapan hem de sahadaki her mücadelede desteğini esirgemeyen akademisyen Beyza Üstün’ün Kobane davasında tutuklu yargılanmasına parantez açtık. Müsilaj kirliliğinin ortaya çıkmasından bu yana çok sayıda söyleşi, görüş, öneri ve rapor kamuoyuna yansıdı. Son olarak 18 Haziran’da İstanbul Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü öğretim görevlileri tarafından kapsamlı bir değerlendirme yayınlandı.

2021 yazındaki veriler ise, insan kaynaklı iklim değişikliği nedeniyle adadaki buzulların hızla erimeye başladığını ortaya koyuyordu. Adadaki buz tabakasını izleyen Polar Portal, geçen yıl Temmuz ayında bir haftada yaklaşık 40 milyar ton buzun eridiğini açıklamıştı. Pazar araştırma şirketi The Business Research Company’ye göre, hızlı modanın pazar büyüklüğünün 2022’de 106,4 milyar dolardan 2023’te 122,9 milyar dolara çıkması bekleniyor. Bu internet sitesi Kanada Yerel Girişimler Fonu (CLFI) Hibe Programı’nın desteği ile hazırlanmıştır. İçeriğin sorumluluğu tamamıyla Gezegen’e aittir ve destekçilerinin görüşlerini yansıtması beklenmemelidir. – Yurt dışındaki yardım kampanyaları ya da yatırım projelerinde, yöredeki doğa savunucularının olası itirazlarını güvenle dile getirebilmelerini sağlayacak önlemlerin alınması şart konulmalı. Doğa savunucularının tehdit edilmesini ya da onlara saldırılmasını emredenler adalet karşısına çıkarılmalı.

– Net sıfır emisyon hedefinin ana eksenini oluşturan unsur enerji üretiminde fosil yakıtların kullanımına son verilmesi; ulaşım da dâhil olmak üzere her alanda enerji ihtiyacının temiz, yenilenebilir enerji kaynakları ve enerji verimliliği politikasıyla sağlanması. Bunu büyük çapta gerçekleştirmek için bazı hükümetler uzun vadeli planlar geliştirmeye başladılar. Müsilaj sorunu ve daha genel olarak Marmara Denizi’nde geriye dönüşü olmayan seviyelerdeki kirlilik şapkayı önümüze koyup düşünmemizi gerektiriyor. Bugüne kadar ortaya konan yaklaşım Türkiye’de aslolanın inşaat sektörü ve sanayinin çıkarları olduğunu apaçık ispatlar nitelikteyken, ancak göz boyamanın ötesine geçen, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerine dayalı bir iklim ajandası bu boyuttaki sorunlara çözüm üretebilir. Sunulan Eylem Planı’nda böylesine bir iradeye işaret eden herhangi bir vaat göremiyoruz. Şeffaflık ve hesap verebilirliğin artabilmesi için birçok ülkede olduğu gibi önce Paris Anlaşması onaylanıp, net sıfır emisyon gibi somut hedefler konarak köklü değişikliklere gidilmesi şart. Paris Anlaşması’nı imzalayan ülkelerin birçoğu sera gazı emisyonlarını azaltmak için somut takvimler belirlemeye başladı. Hükümetlerin iklim politikalarını giderek fosil yakıtlardan çıkış hedefiyle uyumlu hâle getirdikleri bir ortamda bankalar petrol, doğalgaz, kömür ve petrokimya sektörünün imdadına yetişiyor. Üstelik, kâr marjı hayli yüksek ve risk düşük olduğu için bu sektörler bankaların uzun yıllardır yatırım yapmayı tercih ettiği alanların başında geliyor. Tam da bu sebeple, önce Londra’da başlayan ve daha sonra dünyaya yayılan Yokoluş İsyanı hareketi, “Para İsyanı” (Money Rebellion) adıyla bankacılık ve finans dünyasının fosil yakıt sektörüne yatırımlarını hedef alan bir yan hareket başlattı. Gezegende fosil yakıt üretimine ve kullanımına bir çırpıda son verdiğimizi hayal edelim. Sera gazı emisyonlarının bugün, siz bu satırları okurken sıfırlanması halinde bile, hâlihazırda atmosferde bulunan gazların etkisiyle küresel ısınmanın Paris Anlaşması’nda hedeflendiği üzere 1.5 derecede sınırlı kalıp kalmayacağı soru işareti.

Related Articles

en_USEnglish
0
YOUR CART
  • No products in the cart.